Yol açık, kemeriniz bağlı. Aracınızın sıfırdan 100 kilometreye kaç saniyede çıkacağını
test etmeye karar verdiniz. Trafiğe kapalı alanda olduğunuzu ve hız sınırı olmadığını
varsayarak gaza bastınız.
Yaklaşık 6 saniyede aracınızın sürat ibresi saatte 100 kilometreye ulaştı ve sizin bu hızlanma
boyunca sırtınız koltuğunuza yapıştı. İşte sizi koltuğunuza yapıştıran bu hızlanma, üzerinize
uygulanan G-kuvvetinin bir bileşenidir ve yaklaşık olarak 0,44 g değerine eşittir.
Arabayı durdurdunuz ve dışarı çıktınız. Üzerinize hala bir g-kuvveti uygulanıyor ancak bunu
hızlanma olmadığı için hissetmiyorsunuz. Bu g kuvveti Dünya’nın yerçekiminden kaynaklan-
maktadır ve sizi Dünya’nın merkezine doğru 1 g sabit değeri ile hızlandırmaya çalışmaktadır.
Burada not düşmekte fayda var; eğer aracınızı durduramayıp saate 100 kilometre süratle sabit
bir duvara, engele, araca çarparsanız, maruz kalacağınız yaklaşık 100 g kuvvet , organları-
nızda ve damarlarınızda ciddi iç kanamalara ve parçalanmalara sebep olur, ne kadar iyi bir
sürücü olduğunuz önemsizleşir, siz ve başka insanlar büyük ihtimalle böyle kazalardan sağ
kurtulamaz. İnsan denilen canlının, yolda yürürken düştüğünde kafasını kaldırım kenarına
çarpıp ölebilecek kadar zayıf yapılı olduğunu unutmayın.
Bu arada, not olarak şunu söylemeliyiz: Böylesi kazalarda arabaların ön kısımlarının ağır hasar
alma nedeni, adeta bir yay gibi oluşan şoku emmeleri için tasarlanmalarından dolayıdır. Bu da,
sizin 100 g değil, daha az (30-40) g-kuvvetine maruz kalmanızı sağlar ve hayatta kalma
şansınızı artırır. Yoksa, otomobil üreticileri duvara çarptığında çok daha az hasar alabilen
arabaları rahatlıkla üretebilir. Fakat, arabanın sağlam kalması sizi hayatta tutmaz.
G kuvveti nedir?
G Kuvveti , adını kütle çekimi anlamına gelen “gravitational” kelimesinden alır. Hızlanma ölçer
(Akselerometre) ile ölçülebilen hızlanma (ivmelenme) değerlerine g kuvveti denir. Yani bir
cismin herhangi bir yönde, kendisine uygulanan bir kuvvet (motor gücü) sayesinde hızlanarak
(+g) ve yavaşlayarak (-g) “ağırlık” değeri üretmesi g-kuvveti sebebiyledir. Arabamız hızlanırken
pozitif g-kuvvetine maruz kalırız, arabamız yavaşlarken öne doğru eğilmemize neden olan
ise negatif g-kuvvetidir .
Ağırlık üretilmesi için maruz kalınan hızlanmanın veya yavaşlamanın bir dirençle karşılaşması
gerekmektedir. Bu direnç kaynağı hava olabilir, katı veya sıvı yüzeyler olabilir. Bir uçak, havanın
kendisine uyguladığı direnç sebebi ile g-kuvvetlerine maruz kalır.
Arabanız, havanın ve yerin uyguladığı direnç kuvvetlerinin bileşeni yönünde g-kuvveti
üretmektedir. Şu anda biz Dünya’nın kütle çekiminin etkisi altındayız ancak hissettiğimiz 1 g değerin-
deki kuvvet , bu kütle çekiminin doğrudan olmayan bir sonucudur. Ayaklarımız altındaki yüzeyin, dünya-
nın merkezine doğru düşme eğilimimize karşı oluşturduğu direnç, bu g-kuvvetine neden olur. Eğer
paraşütle bir uçaktan atlarsak maruz kalacağımız g-kuvveti , havanın bize karşı direncinden kaynakla-
nacaktır. Eğer herhangi bir cismin kütle çekiminin etkisi altındayken bize direnç oluşturacak bir şeyle
karşılaşmazsak g kuvveti hissetmeyiz. Bu duruma sıfır-g (zero-g) denir.
Üzerimize uygulanan g-kuvveti , az önce belirttiğim gibi ağırlığa sebep olmaktadır. Dünya’daki
ağırlığınız 84 kg ise daha düşük kütleli Ay’da 13,9 kg, Mars’ta 31,6 kg, daha büyük kütleli Jüpiter’de
ise 198,5 kg gibi değerlere karşılık gelmektedir.
SONUÇ:
+1 g kuvveti bizim normalimizdir. Bu değer arttıkça toleransımız düşer,
bilinç kaybından, ölüme kadar değişen sonuçlara sebep olur. Pozitif g-kuvvetine karşı tolerans
limitimiz görece daha yüksek iken, negatif g-kuvvetlerine karşı tolerans limitimiz daha düşüktür.
Saatte 100 kilometre hızla duvara çarpan bir araba içinde emniyet kemeriniz ve airbag donanımınıza
güvenmeyin, bu g-kuvvetine organlarımız da maruz kalmaktadır ve boynumuz kırılmasa bile, birden
çok organımız ciddi hasar görür. Bunun yanında ciddi iç kanamalar da geçiririz. Bu kazalardan canlı
kurtulma yüzdesi çok düşüktür. Otobanda saatte 160 kilometre süratle giderken ve önünüzdeki
araca selektör yaparken tekrar düşünün.
Kaynak: Kozmik anafor adlı int.sitesinden derlenmiştir.
test etmeye karar verdiniz. Trafiğe kapalı alanda olduğunuzu ve hız sınırı olmadığını
varsayarak gaza bastınız.
Yaklaşık 6 saniyede aracınızın sürat ibresi saatte 100 kilometreye ulaştı ve sizin bu hızlanma
boyunca sırtınız koltuğunuza yapıştı. İşte sizi koltuğunuza yapıştıran bu hızlanma, üzerinize
uygulanan G-kuvvetinin bir bileşenidir ve yaklaşık olarak 0,44 g değerine eşittir.
Arabayı durdurdunuz ve dışarı çıktınız. Üzerinize hala bir g-kuvveti uygulanıyor ancak bunu
hızlanma olmadığı için hissetmiyorsunuz. Bu g kuvveti Dünya’nın yerçekiminden kaynaklan-
maktadır ve sizi Dünya’nın merkezine doğru 1 g sabit değeri ile hızlandırmaya çalışmaktadır.
Burada not düşmekte fayda var; eğer aracınızı durduramayıp saate 100 kilometre süratle sabit
bir duvara, engele, araca çarparsanız, maruz kalacağınız yaklaşık 100 g kuvvet , organları-
nızda ve damarlarınızda ciddi iç kanamalara ve parçalanmalara sebep olur, ne kadar iyi bir
sürücü olduğunuz önemsizleşir, siz ve başka insanlar büyük ihtimalle böyle kazalardan sağ
kurtulamaz. İnsan denilen canlının, yolda yürürken düştüğünde kafasını kaldırım kenarına
çarpıp ölebilecek kadar zayıf yapılı olduğunu unutmayın.
Bu arada, not olarak şunu söylemeliyiz: Böylesi kazalarda arabaların ön kısımlarının ağır hasar
alma nedeni, adeta bir yay gibi oluşan şoku emmeleri için tasarlanmalarından dolayıdır. Bu da,
sizin 100 g değil, daha az (30-40) g-kuvvetine maruz kalmanızı sağlar ve hayatta kalma
şansınızı artırır. Yoksa, otomobil üreticileri duvara çarptığında çok daha az hasar alabilen
arabaları rahatlıkla üretebilir. Fakat, arabanın sağlam kalması sizi hayatta tutmaz.
G kuvveti nedir?
G Kuvveti , adını kütle çekimi anlamına gelen “gravitational” kelimesinden alır. Hızlanma ölçer
(Akselerometre) ile ölçülebilen hızlanma (ivmelenme) değerlerine g kuvveti denir. Yani bir
cismin herhangi bir yönde, kendisine uygulanan bir kuvvet (motor gücü) sayesinde hızlanarak
(+g) ve yavaşlayarak (-g) “ağırlık” değeri üretmesi g-kuvveti sebebiyledir. Arabamız hızlanırken
pozitif g-kuvvetine maruz kalırız, arabamız yavaşlarken öne doğru eğilmemize neden olan
ise negatif g-kuvvetidir .
Ağırlık üretilmesi için maruz kalınan hızlanmanın veya yavaşlamanın bir dirençle karşılaşması
gerekmektedir. Bu direnç kaynağı hava olabilir, katı veya sıvı yüzeyler olabilir. Bir uçak, havanın
kendisine uyguladığı direnç sebebi ile g-kuvvetlerine maruz kalır.
Arabanız, havanın ve yerin uyguladığı direnç kuvvetlerinin bileşeni yönünde g-kuvveti
üretmektedir. Şu anda biz Dünya’nın kütle çekiminin etkisi altındayız ancak hissettiğimiz 1 g değerin-
deki kuvvet , bu kütle çekiminin doğrudan olmayan bir sonucudur. Ayaklarımız altındaki yüzeyin, dünya-
nın merkezine doğru düşme eğilimimize karşı oluşturduğu direnç, bu g-kuvvetine neden olur. Eğer
paraşütle bir uçaktan atlarsak maruz kalacağımız g-kuvveti , havanın bize karşı direncinden kaynakla-
nacaktır. Eğer herhangi bir cismin kütle çekiminin etkisi altındayken bize direnç oluşturacak bir şeyle
karşılaşmazsak g kuvveti hissetmeyiz. Bu duruma sıfır-g (zero-g) denir.
Üzerimize uygulanan g-kuvveti , az önce belirttiğim gibi ağırlığa sebep olmaktadır. Dünya’daki
ağırlığınız 84 kg ise daha düşük kütleli Ay’da 13,9 kg, Mars’ta 31,6 kg, daha büyük kütleli Jüpiter’de
ise 198,5 kg gibi değerlere karşılık gelmektedir.
SONUÇ:
+1 g kuvveti bizim normalimizdir. Bu değer arttıkça toleransımız düşer,
bilinç kaybından, ölüme kadar değişen sonuçlara sebep olur. Pozitif g-kuvvetine karşı tolerans
limitimiz görece daha yüksek iken, negatif g-kuvvetlerine karşı tolerans limitimiz daha düşüktür.
Saatte 100 kilometre hızla duvara çarpan bir araba içinde emniyet kemeriniz ve airbag donanımınıza
güvenmeyin, bu g-kuvvetine organlarımız da maruz kalmaktadır ve boynumuz kırılmasa bile, birden
çok organımız ciddi hasar görür. Bunun yanında ciddi iç kanamalar da geçiririz. Bu kazalardan canlı
kurtulma yüzdesi çok düşüktür. Otobanda saatte 160 kilometre süratle giderken ve önünüzdeki
araca selektör yaparken tekrar düşünün.
Kaynak: Kozmik anafor adlı int.sitesinden derlenmiştir.
Yorum