Bir zamanlar çok zalim bir kral varmış...
Her fırsatta halkını ezer, halkın belini daha çok bükmek için vergileri, cezaları kat kat artırırmış...
Vezirler, alimler kendisini uyarsa da; güler geçer, hiç kulak asmazmış.
Bir gün yaşlı vezir gayrete gelmiş ve 'Yeter artık' deyip, diğer vezir ve alimleri toplayarak kralın huzuruna çıkmış:
- Bu kadar zulüm halkına reva mı? Neden iyilik değil de hep kötülük yapıyorsun, bu işten vazgeç diye uyarmış.
Vezirden cesaret alan diğerleri de;
- Bu kadar da olmaz ki, yazık değil mi diyerek krala veryansın etmişler.
Kral, kendisine söylenenleri gözünü kırpmadan dinlemiş. Ve şöyle demiş:
- Pekala; yarından itibaren bütün vergileri kaldırıyorum, borçluların borcunu siliyorum. Evi olmayana ev yaptıracağım. İşi olmayana iş vereceğim. Yalnız bir şartım var demiş.
- Yaşlı vezir, sevinç, merak ve korkuyla sormuş:
- Şartınız nedir kralım?
Kral: - Bu gece şehirde ki herkes bir kova sütle gelecek ve bahçemdeki havuzu sütle dolduracak.
Ben de sabah gelip süt banyomu yaparken sözümü tutacağım.
Vezirler sevinçten havalara uçmuşlar. Halkın artık rahat edeceğini düşündüklerinden çok mutluymuşlar.
Öyle ya! Tek yapılması gereken bir kova sütle bahçeye gelmekmiş.
Hemen tellallar çıkartılıp şehrin her yerinde ilan yapılmış.
...........................
Gece olunca şehir halkı ellerinde süt kovalarıyla gelerek sarayın bahçesindeki havuza dökmüşler. Daha gece bitmeden havuz dolmuş. Sabah olduğunda kral vezirlerini yanına alarak havuza doğru yola çıkmış.
Havuzun başına geldiklerinde kral kahkahalarla gülmeye başlamış. Neredeyse gülmekten yere yuvarlanacakmış. Vezirler ise şaşkınlıktan ve hayretten baygınlık geçiriyorlarmış.
Çünkü havuz sütle değil su ile doluymuş!
Meğerse geceleyin süt kovasıyla saraya gelen herkes:
'Ben bir kova süt değilde su döksem kim fark edecek? Bir havuz sütte benim bir kova su belli olmaz'. diye düşünmüş süt yerine havuza su dökmüş. Bu yüzden havuz su ile doluymuş.
O günden sonra................
'Japonya'da 4. yüzyılın sonlarına doğru tahta oturan İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir...
Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur...
Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der...
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek "sen bu halimize zenginlik mi diyorsun" der...
Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonlar'ın aklından çıkmaz;
"Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir."
ahlaksızla birlikte yaşayacağına YİĞİTLE ÖLÜME GİT
Yorum