GİRİŞ
Uzay; bileşimi %78 Azot,%21 Oksijen ve % 1 diğer gazlardan oluşan Dünya atmosferinin
dışında kalan bütün Evren'e verilen addır.
Uzaydan bahsederken ‘uzay boşluğu’ terimini kullanırız; ama uzay gerçekte boşluk değildir,
boş da değildir. İlk kez 1904 yılında Hartman uzayın ‘yıldızlararası gaz’ adı verilen ince bir
gazla dolu olduğunu ispat etti.
Günümüzün gelişmiş aygıtları ile gözlemlenen ve galaksilerin(gökada)etrafında yoğunlaşan
bu ‘gaz ve toz’ bulutları , yıldızlardan yayılan yoğun radyasyon sebebiyle iyonlaşmış Hidrojen
atomlarından oluşmaktadır.
Bu madde hareketsiz(statik)ve cansız değildir. Tersine elektrik yüklü atom altı parçacıklara
ayrılmış, her türlü değişime hazır bir durumdadır. Bu atomlar ara sıra çarpışıp enerji durum-
larını değiştirebilirler. Bahis konusu muazzam miktarda atom olunca, sürekli ve tespit edile-
bilir bir ‘emisyon’ ortaya çıkar. İlk kez 1951 yılında tespit edilen bu olaya ‘Hidrojen Şarkısı’
adı verilmiştir.
Yıldızlararası gazın hemen hemen tamamı Hidrojendir. Bunun yanı sıra Hidrojenin bir izotopu
olan Döteryum, Oksijen, Azot ve Helyum da vardır.
Bu elementler uzayda son derece seyrek dağılmışlardır. Bu seyreklik dikkate alındığında imkan-
sızmış gibi görünse de uzayda bileşikler oluşturmaktadırlar. Oksijen ve Hidrojen birleşip su mo-
lekülünü oluşturur. Bir hacim Azot,üç hacim Hidrojenle birleşip NH3 (Amonyak) meydana getirir.
Hatta uzayda bildiğimiz alkol moleküllerine bile rastlanmıştır.
Astrokimya denilen yeni bilim dalı sırf bu olguları incelemek amacıyla ortaya çıkmıştır. Astrokim-
yacılar canlı yapı taşının temeli olan bileşiklerin (amino asitler) uzayda var olduklarını göstermiş-
lerdir.
GÜNEŞ SİSTEMİ’NİN DOĞUŞU
Güneş Sistemi yaklaşık olarak 4,6 milyar yıl önce, yıldız patlamalarından arta kalan muazzam büyük-
lükteki bir ‘yıldızlar arası gaz’ bulutunun çökmesiyle oluştu. Kütle Çekim etkisinde kalan bulut büzüş-
meye ve yoğunlaşmanın büyük olduğu yerlerde ‘girdaplar’ oluşmaya başladı. İlk birkaç milyar yıl için-
deki çökme sırasında dönme hızı çok büyük, manyetik etki son derece aktiftir.
"Açısal Momentumun Korunması" adı verilen karmaşık bir prensip gereğince dönüş hızı gittikçe büyü-
mekte , merkezin dış kısımlarında yassı bir disk oluşmaktadır. Bu diskin dış kısımlarında küçük
madde yoğunlaşmaları meydana gelir .Yoğunlaşan her bir bölge, ana diskle aynı yönde, kendi eksenleri
etrafında dönerler.
Hızla büzüşen ve bir çekirdek adayı olan bulutun merkezinde yoğunluk, dolayısıyla basınç artmaya
başlar. Bir süre sonra içten dışa doğru "ışıma" kendini gösterir.
Dışa doğru olan ışınım basıncı, içe doğru olan kütle çekimi kuvveti tarafından dengelenmeye çalışılır,
sonunda denge kurulur. Işıldayan çekirdek artık "Proto Star" evresindedir. Güneşin
normal bir yıldız olarak ışımaya başlaması için on milyar yıl proto star evresinde kaldığı tahmin
edilmektedir.
Bu aşamadan sonra Güneş, ısısını merkezdeki nükleer yakıttan(hidrojen füzyonu) sağlamaya başlar.
Artık içten dışa doğru olan radyasyon basıncı, dıştan içe doğru olan gravitasyonel kuvvete karşı koyarak
büzüşmeyi durduracak, bir denge hali oluşacaktır. Güneşimiz 4,6 milyar yıldır
bu kararlı halini sürdürmekte, hidrojen yakarak ışıldayıp durmakta...
BAŞAK Üst Kümesi;100 milyon ışık yılı içinde yer alan ve 200 Galaksi Grubu barındıran bir üst kümedir.
İki yüz gökada grubu içinde 2500 büyük gökada,50.000 küçük gökada ve 200 trilyon adet yıldız bulunur.
Samanyolu Galaksisi; Üçgen ve Andromeda Gökadası ile beraber 42 cüce galaksiden oluşan,küçük,yerel
bir gurubun üyesidir.Üç gökadadan oluşan bu grup 5 milyon ışık yılı içinde 700 milyar yıldız barındırmak-
tadır.
Samanyolu Galaksimiz 90.000 ışık yılı çapında, beş büyük sarmal koldan oluşan, mercimek biçiminde dev
bir diske benzemektedir.Ortasında bir çekirdek bölgesi bulunur.Kendi etrafında ve Başak Üst Kümesinin
etrafında dev bir ‘çarkıfelek’ gibi dönmektedir.
Gökadamız dışında küçük küresel yıldız kümeleri ve gökadamız tarafından yavaşça yutulmakta olan,10.000
ışık yılı çapında cüce bir gökada mevcuttur.Cüce Yay Gökadası olarak bilinen bu gökada,önümüzdeki bir
milyon yıl içinde tamamen yutulmuş olacaktır.
Galaksimizin ana kolları (içten dışa doğru) Cetvel, Kalkan - Güneyhaçı , Yay, Kahraman ve Kuğu adlarıyla
anılırlar. Bu ana kollar arasında yerel, küçük kollar da bulunur. Bizi en çok ilgilendiren Avcı yerel kolu ;
Yay kolu ile Kahraman kolu arasında bulunan,Yay Kolu'na nispetle oldukça küçük sayılabilecek yerel bir koldur.
Bizim Güneşimiz; galaksi merkezinden 26 ışık yılı uzakta , Avcı Kolu' nun derinliklerinde bir kenara ilişmiş,
yarı ömrünü tamamlamış,5 milyon ışık yılı içindeki 700 milyar yıldız arasında sıradan bir (sarı cüce) yıldızdır.
Samanyolu Galaksimizin ‘Yıldız Oluşum’ bölgelerinde her yıl güneş benzeri iki yeni yıldız doğuyor...
09.04.2015
Şaman TÜRKSOY
2.Bölümle devam edecek
Uzay; bileşimi %78 Azot,%21 Oksijen ve % 1 diğer gazlardan oluşan Dünya atmosferinin
dışında kalan bütün Evren'e verilen addır.
Uzaydan bahsederken ‘uzay boşluğu’ terimini kullanırız; ama uzay gerçekte boşluk değildir,
boş da değildir. İlk kez 1904 yılında Hartman uzayın ‘yıldızlararası gaz’ adı verilen ince bir
gazla dolu olduğunu ispat etti.
Günümüzün gelişmiş aygıtları ile gözlemlenen ve galaksilerin(gökada)etrafında yoğunlaşan
bu ‘gaz ve toz’ bulutları , yıldızlardan yayılan yoğun radyasyon sebebiyle iyonlaşmış Hidrojen
atomlarından oluşmaktadır.
Bu madde hareketsiz(statik)ve cansız değildir. Tersine elektrik yüklü atom altı parçacıklara
ayrılmış, her türlü değişime hazır bir durumdadır. Bu atomlar ara sıra çarpışıp enerji durum-
larını değiştirebilirler. Bahis konusu muazzam miktarda atom olunca, sürekli ve tespit edile-
bilir bir ‘emisyon’ ortaya çıkar. İlk kez 1951 yılında tespit edilen bu olaya ‘Hidrojen Şarkısı’
adı verilmiştir.
Yıldızlararası gazın hemen hemen tamamı Hidrojendir. Bunun yanı sıra Hidrojenin bir izotopu
olan Döteryum, Oksijen, Azot ve Helyum da vardır.
Bu elementler uzayda son derece seyrek dağılmışlardır. Bu seyreklik dikkate alındığında imkan-
sızmış gibi görünse de uzayda bileşikler oluşturmaktadırlar. Oksijen ve Hidrojen birleşip su mo-
lekülünü oluşturur. Bir hacim Azot,üç hacim Hidrojenle birleşip NH3 (Amonyak) meydana getirir.
Hatta uzayda bildiğimiz alkol moleküllerine bile rastlanmıştır.
Astrokimya denilen yeni bilim dalı sırf bu olguları incelemek amacıyla ortaya çıkmıştır. Astrokim-
yacılar canlı yapı taşının temeli olan bileşiklerin (amino asitler) uzayda var olduklarını göstermiş-
lerdir.
GÜNEŞ SİSTEMİ’NİN DOĞUŞU
Güneş Sistemi yaklaşık olarak 4,6 milyar yıl önce, yıldız patlamalarından arta kalan muazzam büyük-
lükteki bir ‘yıldızlar arası gaz’ bulutunun çökmesiyle oluştu. Kütle Çekim etkisinde kalan bulut büzüş-
meye ve yoğunlaşmanın büyük olduğu yerlerde ‘girdaplar’ oluşmaya başladı. İlk birkaç milyar yıl için-
deki çökme sırasında dönme hızı çok büyük, manyetik etki son derece aktiftir.
"Açısal Momentumun Korunması" adı verilen karmaşık bir prensip gereğince dönüş hızı gittikçe büyü-
mekte , merkezin dış kısımlarında yassı bir disk oluşmaktadır. Bu diskin dış kısımlarında küçük
madde yoğunlaşmaları meydana gelir .Yoğunlaşan her bir bölge, ana diskle aynı yönde, kendi eksenleri
etrafında dönerler.
Hızla büzüşen ve bir çekirdek adayı olan bulutun merkezinde yoğunluk, dolayısıyla basınç artmaya
başlar. Bir süre sonra içten dışa doğru "ışıma" kendini gösterir.
Dışa doğru olan ışınım basıncı, içe doğru olan kütle çekimi kuvveti tarafından dengelenmeye çalışılır,
sonunda denge kurulur. Işıldayan çekirdek artık "Proto Star" evresindedir. Güneşin
normal bir yıldız olarak ışımaya başlaması için on milyar yıl proto star evresinde kaldığı tahmin
edilmektedir.
Bu aşamadan sonra Güneş, ısısını merkezdeki nükleer yakıttan(hidrojen füzyonu) sağlamaya başlar.
Artık içten dışa doğru olan radyasyon basıncı, dıştan içe doğru olan gravitasyonel kuvvete karşı koyarak
büzüşmeyi durduracak, bir denge hali oluşacaktır. Güneşimiz 4,6 milyar yıldır
bu kararlı halini sürdürmekte, hidrojen yakarak ışıldayıp durmakta...
BAŞAK Üst Kümesi;100 milyon ışık yılı içinde yer alan ve 200 Galaksi Grubu barındıran bir üst kümedir.
İki yüz gökada grubu içinde 2500 büyük gökada,50.000 küçük gökada ve 200 trilyon adet yıldız bulunur.
Samanyolu Galaksisi; Üçgen ve Andromeda Gökadası ile beraber 42 cüce galaksiden oluşan,küçük,yerel
bir gurubun üyesidir.Üç gökadadan oluşan bu grup 5 milyon ışık yılı içinde 700 milyar yıldız barındırmak-
tadır.
Samanyolu Galaksimiz 90.000 ışık yılı çapında, beş büyük sarmal koldan oluşan, mercimek biçiminde dev
bir diske benzemektedir.Ortasında bir çekirdek bölgesi bulunur.Kendi etrafında ve Başak Üst Kümesinin
etrafında dev bir ‘çarkıfelek’ gibi dönmektedir.
Gökadamız dışında küçük küresel yıldız kümeleri ve gökadamız tarafından yavaşça yutulmakta olan,10.000
ışık yılı çapında cüce bir gökada mevcuttur.Cüce Yay Gökadası olarak bilinen bu gökada,önümüzdeki bir
milyon yıl içinde tamamen yutulmuş olacaktır.
Galaksimizin ana kolları (içten dışa doğru) Cetvel, Kalkan - Güneyhaçı , Yay, Kahraman ve Kuğu adlarıyla
anılırlar. Bu ana kollar arasında yerel, küçük kollar da bulunur. Bizi en çok ilgilendiren Avcı yerel kolu ;
Yay kolu ile Kahraman kolu arasında bulunan,Yay Kolu'na nispetle oldukça küçük sayılabilecek yerel bir koldur.
Bizim Güneşimiz; galaksi merkezinden 26 ışık yılı uzakta , Avcı Kolu' nun derinliklerinde bir kenara ilişmiş,
yarı ömrünü tamamlamış,5 milyon ışık yılı içindeki 700 milyar yıldız arasında sıradan bir (sarı cüce) yıldızdır.
Samanyolu Galaksimizin ‘Yıldız Oluşum’ bölgelerinde her yıl güneş benzeri iki yeni yıldız doğuyor...
09.04.2015
Şaman TÜRKSOY
2.Bölümle devam edecek