Bir atomun kararlı yapısında barındırdığı elektronların hangi enerji düzeylerine ne şekilde dağıldığının
sembollerle gösterimine "Elektron Konfigürasyonu" adı verilmektedir. Bir iki basit örnek yardımı ile
teorik bilgiyi somutlaştıralım. Böylece daha kolay anlaşılır bir ifade yakalayabiliriz.
1-Oksijen atomu elektron konfigürasyonu:
Oksijenin atom numarası 8 atom ağırlığı ise 16 dır.Atom numarası aynı zamanda atomun taşıdığı
elektron sayısını gösterir.Oksijen atomundaki sekiz elektronun dağılımı ise şöyledir:
1.enerji düzeyinde s orbitali vardı, iki elektron buraya aittir ve 1s2 yazılır.
2.enerji düzeyinde s ve p orbitalleri vardı, kalan altı elektronun ikisi s orbitaline, dördü ise p orbita-
line düşer. Bunu da 2s22p4 şeklinde yazarız. Elektron konfigürasyonu 1s22s22p4 olarak oluşmuş olur.
II-Sodyum atomu elektron konfigürasyonu:
Sodyumun atom numarası 11 atom ağırlığı 22 dir. Atomdaki 11 elektronun dağılımı ise 1s22s22p63s1
şeklinde oluşur. Bu ifadeden 1.enerji düzeyinin s orbitalinde iki, 2.enerji düzeyinin s orbitalinde iki, p
orbitalinde altı, 3.enerji düzeyinin s orbitalinde bir elektron olduğu anlaşılır.
Şimdi konuya kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Üç yüz bin yıl sonunda sıcaklık 3.000 santigrat dereceye kadar düşünce bu kez ‘elektromanyetik’ kuvvet-
ler sahneye çıkarlar ve uzayda serbestçe dolaşmakta olan elektronları mevcut çekirdekler etrafında yörün-
geye sokarlar.
Böylece ilk Hidrojen(H) ve Helyum(He)atomları meydana gelir. Hidrojen atomunun numarası 1, atom ağır-
lığı 1, elektron konfigürasyonu 1s1, çekirdek yapısı (1 proton) dur. Hidrojen atomunun nötronu yoktur.
Evren'de ilk oluşan bu gazdan sonra oluşacak olan diğer bütün atomların proton sayısı kadar nötronu ve
elektronu olacaktır. İşte bu yüzden Hidrojen Atomu,"Kimyasal Evrim"in birinci ayağı olarak adlandırılır.
Helyum atomunun numarası 2,atom ağırlığı 2,elektron konfigürasyonu 1s2,çekirdek yapısı 2proton2nötron-
dur. Bu da kimyasal evrimin ikinci ayağını teşkil eder.
Böylece, uzayda serbestçe dolaşan elektronların birer, ikişer Hidrojen ve Helyum çekirdeklerine bağlanması
sonucu Evren ‘saydam’ hale geliyor. Işık tanecikleri olan fotonlar ise uzayda dolaşmaya devam ediyorlar.
Bu fotonlar, bugün hala uzaydalar, yaşlanıp, bozuluyor, enerjiye dönüşüyorlar. Fotonlar enerjiye dönüşür-
ken ışınıyorlar. Big Bang'tan kalma oldukları için bunlara ‘fosil ışınımı’ adı veriliyor. Uzayda halen bir san-
timetre küplük hacim içinde 403 adet foton bulunmaktadır.
Bu aşamadan sonra ikinci bir duraklama dönemi var ki yüz milyon yıl sürecektir.
‘Kozmolojinin Karanlık Çağı’ olarak adlandırılan bu dönemde neler olduğu çok iyi bilinmiyor. Ancak; Cobe
Uydusu'nun yaptığı gözlemlerden anlaşılan o ki Evren her noktasında yoğunluk-sıcaklık bakımından aynı
değildir. Sıcaklığı ortalamanın üzerinde bulunan bazı bölgelerin, galaksilerin doğumu için ‘tohum’ görevi
yaptıkları düşünülüyor.
Big Bang'den yüz milyon yıl kadar sonra, kütlelerin çekim kuvvetleri etkisi devreye giriyor. Madde artık
galaksiler halinde yoğunlaşma aşamasına gelmiştir. Bu tohumların uyguladığı çekim kuvveti, çevredeki
maddenin yavaş yavaş tohum bölgesinde toplanmasına, ’çığ’ etkisiyle kütlenin büyümesine, bugün göz-
lemlediğimiz galaksilerin oluşmasına sebep oldu.
Buraya kadar anlatmaya çalıştıklarım, Big Bang Kuramı'nın,Evren'in ve galaksilerin oluşumu hakkında
toparlayabildiği, bazı yerleri çok da net olmayan hikayesidir. Kuramın zayıf, karanlık, henüz tam anla-
mıyla doyurucu olarak açıklanamayan yönleri var. Örneğin: Big Bang'den önce ne vardı? Bugün bütün
Evren'i dolduran madde ve enerji nasıl olup da "greyfurt" büyüklüğündeki bir noktaya toplanmıştı?
Bilim bu soruları henüz cevaplayabilmiş değildir.
Gözlemler ve elde edilecek bilgiler arttıkça, kuramın zayıf noktaları güçlenecek, bazı yerleri de kuşku-
suz değişecektir. Ancak,hiç değişmeyeceği sanılan özet şudur:Evren durgun ve statik değildir.Gittikçe
genişliyor,soğuyup seyreliyor.Madde,aşamalı olarak basitten karmaşığa doğru gelişip,evrimleşiyor.
Evren'in tarihi, bir bakıma tedricen tekamül geçiren maddenin de tarihidir.
Bitti...
11.03.2015
Şaman TÜRKSOY
Yorum