Duyuru
Collapse
No announcement yet.
Uzaylılar aramızda mı?
Collapse
X
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Orjinal yazı sahibi: FacomXGece gece uykusuz kaldın galiba
Bizlerde uzaylıyız unutmaHayat bisiklete benzer,Pedal çevirmeyi bıraktığın an düşmeye mahkümsun...
[img height=150]http://i1096.photobucket.com/albums/g322/emrezxr/144_zps71fffeb4.jpg[/img]
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
evrenin sırları diye bir kitap okumuştum ..onu okuduktan sonra ufo gerçeğine kesinlikle inandım..amerikada yer altında gizli üstlerinin olduğu ve amerikanın teknoloji olarak onlardan faydalandıklarını da öğrenmiştim bence kesinlikle varlar ve bunu açığa çıkarmak istemiyorlar
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
bende kesinlikle inanıyorum bu uzaylıların varlığınaHayat bisiklete benzer,Pedal çevirmeyi bıraktığın an düşmeye mahkümsun...
[img height=150]http://i1096.photobucket.com/albums/g322/emrezxr/144_zps71fffeb4.jpg[/img]
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Orjinal yazı sahibi: emrezxrOrjinal yazı sahibi: FacomXGece gece uykusuz kaldın galiba
Bizlerde uzaylıyız unutma
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Orjinal yazı sahibi: xxstormxxOrjinal yazı sahibi: emrezxrOrjinal yazı sahibi: FacomXGece gece uykusuz kaldın galiba
Bizlerde uzaylıyız unutmaHayat bisiklete benzer,Pedal çevirmeyi bıraktığın an düşmeye mahkümsun...
[img height=150]http://i1096.photobucket.com/albums/g322/emrezxr/144_zps71fffeb4.jpg[/img]
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Orjinal yazı sahibi: emrezxrOrjinal yazı sahibi: xxstormxxOrjinal yazı sahibi: emrezxrOrjinal yazı sahibi: FacomXGece gece uykusuz kaldın galiba
Bizlerde uzaylıyız unutma
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Sadece bizim galaksimizde milyonlarca dünya benzeri gezegen olduğu tahmin ediliyor. Bu durumda evrende tabi ki yanlız değiliz. Ancak ben dünyada uzaylı olduğu fikrine katılmıyorum ve Stephan Hawking'in söylediği "If aliens visit us, the outcome would be much as when Columbus landed in America, which didn't turn out well for the Native Americans. … We only have to look at ourselves to see how intelligent life might develop into something we wouldn't want to meet." sözüne katılırım, İngilizce bilmeyenler için, "Uzaylılar bizi ziyaret ederse, sonuç Columbus'un Amerika'ya ayak bastığında Amerikan yerlilerinin sonundan iyi olmayacaktır. Geldiklerinde yaşamın bizim karşılaşmak istemeyeceğimiz seviyede akıllı canlılar yaratabildiğini göreceğiz."
Ben bu tip şeylerin insanların medya da yer edinmek için yaptığını sanıyorum. Özellikle Amerika ve İngilitere'de bu tip spekülasyonlar çok tutuyor. Spekülasyon diyorum çünkü verilen kanıtlar medyada yer edinmek için genelde montajlanmış veya sahte oluyor. Çok basit bir örnek olarak, geçenlerde bir belgesel izlemiştim, tam bir fiyaskoyu anlatıyordu. Adamın az bilinen bir maymun türünün ölüsünü alıyor ve biraz estetikle uzaylı diye millete yutturuyor, hatta bilim adamları da türü literatürde bulamadıkları için inanıyorlar. Sonra olay meydana çıkıyor.
Karşıt görüşlü olsamda, bu tip spekülasyon veren belgeselleri de izlerim, sonucunda lanet etsemde. Örneğin "Ancient Aliens" (Antik Uzaylılar - History), bir diğer adıyla "Antik Astronot Teorisi", bilimin nasıl çarpıtılabileceği konusunda harika bir örnek.
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Hubble Uzay Teleskopu’nun yaptığı çok yönlü gözlemlere göre;Görünen Evren’in yarıçapı 14,5 milyar ışık yılıdır.
Bir ışık yılının 9,4 trilyon km uzaklığa karşılık geldiği düşünülecek olursa, Evren’i baştan başa kat etmek için
ışık hızı ile hareket eden bir araçla kabaca 30 milyar ışık yılı yol almamız gerekir.
Akıllara durgunluk veren bu muazzam yapı içinde irili ufaklı yüz milyar galaksi vardır. Her bir galaksi yaklaşık (yine irili ufaklı)
yüz milyar tane yıldız içerir. Bu sayıları verirken gezegen, gök taşı vb önemsiz sayılan gök cisimlerini ihmal edip hesaba katmıyorum.
Yani denizlerde ve çöllerde bulunan kum tanelerinin sayısı kadar yıldızdan bahsediyorum.
Evren'in herhangi bir bölgesindeki bir gezegende, Dünya benzeri şartların oluşmuş olma ihtimali hiç az değil
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Ben gençlik yıllarını biraz bu hayallerin peşinde harcamış birisi olarak ulaştığım nokta kısaca aşağıdaki soruya verilen cevapta özetlenmiş. insanın hayatının gayesi neden bu dünyada olduğunu anlaması. eğer doğru yöntemlerle yapılırsa insanı yüceler mertebesine çıkarıyor bu düşünce. bazı bilim adamları çeşitli tezler öne sürüyorlar bu soruların cevabını bulabilmek için. eğer meseleye iman-küfür mücadelesi penceresinden bakılırsa Kur'an Allah'ın kelamı olarak insanın yaradılış gayelerini açıkça anlatıp izah etmiş. tabi iman karşısında bulunanlarda bu hakikate karşı kendi tezlerini, insanları imandan uzaklaştıracak düşüncelerini, ileri sürmüşler. bu düşünceler kimi zaman bilimsel bir kılıfa sokulmuş. kimi zamanda hayale perde olmuş. evrim teorisini ve uzaylı meselesini bu konuya örnek vermek mümkün.
çünkü uzaylılar var demek (ki olsa bile onları da bir yaratan olması gerektiği gerçeği değişmez) insanın dünyada bulunmasına bir sebep telakki edilmiş. çünkü bu düşünceyi savunanlar eğer uzaylı var dedirtebilseler, bu seferde d,yeceklerki bizi uzaylılar dünyaya getirdi.
hasılı vel kelam; bu meseleleri savunanların pek tekin insanlar olduğu söylenemez.
Suâl:
Dünya dışında maddeden yaratılmış varlıklar var mı; Risale-i Nur bahsediyor mu?
Elcevab:
Dünya dışındaki varlıklara iki açıdan bakabiliriz. Birinci bakış açısı, Kur’an’ın bakış açısıdır. Diğeri ise, insan zihin ve hayalinin bakış açısıdır.
Kur'an'ın tarzı açısından, Dünyamızın dışında yaşayan varlıklar; melek, cin ve ruhaniyat olarak isimlendirilir. Bunların yaşama şartları ise insanların yaşama şartlarına benzemez. Yani, hayat için gerekli olan hava, su, toprak, ateş gibi unsurlara ihtiyaç duymazlar.
Onlar, nurani ve latif varlıklar olduğu için, bizim maddi gözümüze de görünmezler. Ama onların varlıkları hakkında, hem Kur'an hem akıl ittifak etmiştir. Bunun delilleri çoktur. Sözler isimli eserinin Yirmi Dokuzuncu Söz'ünde Üstad, bu meseleyi kati olarak ispat etmiştir. Onların hayatları ve hayatına lazım olan şeyler bizimkinden farklı olduğu için, onları kendimize kıyas edip öyle anlamaya çalışmak yanlış olur. Bu manaya işaret eden şu temsile dikkat ile bakalım;
"İki adam, biri bedevî, vahşî, diğeri medenî, aklı başında olarak, arkadaş olup İstanbul gibi haşmetli bir şehre gidiyorlar. O medenî, muhteşem şehrin uzak bir köşesinde pis, perişan, küçük bir haneye, bir fabrikaya rastgeliyorlar. Görüyorlar ki, o hane amele, sefil, miskin adamlarla doludur. Acip bir fabrika içinde çalışıyorlar. O hanenin etrafı da zîruh ve zîhayatlarla doludur. Fakat onların medar-ı taayyüşü ve hususî şerâit-i hayatiyeleri vardır ki, onların bir kısmı âkilü'n-nebattır, yalnız nebâtatla yaşıyorlar. Diğer bir kısmı âkilü's-semektir, balıktan başka birşey yemiyorlar.O iki adam bu hali görüyorlar. Sonra bakıyorlar ki, uzakta binler müzeyyen saraylar, âli kasırlar görünüyor. O sarayların ortalarında geniş tezgâhlar ve vüs'atli meydanlar vardır. O iki adam, uzaklık sebebiyle veyahut göz zayıflığıyla veya o sarayın sekenelerinin gizlenmesi sebebiyle, o sarayın sekeneleri o iki adama görünmüyorlar. Hem şu perişan hanedeki şerâit-i hayatiye o saraylarda bulunmuyor. O vahşî, bedevî, hiç şehir görmemiş adam, bu esbaba binaen görünmediklerinden ve buradaki şerâit-i hayat orada bulunmadığından, der: "O saraylar, sekenelerden hâlidir, boştur, zîruh içinde yoktur" der, vahşetin en ahmakça bir hezeyanını yapar.İkinci adam der ki: Ey bedbaht! Şu hakir, küçük haneyi görüyorsun ki, zîruhla, amelelerle doldurulmuş. Ve biri var ki, bunları her vakit tazelendiriyor, istihdam ediyor. Bak, bu hane etrafında boş bir yer yoktur; zîhayat ve zîruhla doldurulmuştur. Acaba hiç mümkün müdür ki, şu uzakta bize görünen şu muntazam şehrin, şu hikmetli tezyinatın, şu san'atlı sarayların, onlara münasip âli sekeneleri bulunmasın? Elbette o saraylar umumen doludur ve onlarda yaşayanlara göre başka şerâit-i hayatiyeleri var. Evet, ot yerine belki börek yerler; balık yerine baklava yiyebilirler. Uzaklık sebebiyle veyahut gözünün kabiliyetsizliği ve onların gizlenmekliğiyle sana görünmemeleri, onların olmamalarına hiçbir vakit delil olamaz. Adem-i rüyet, adem-i vücuda delâlet etmez. Görünmemek, olmamaya hüccet olamaz." (1)
Bir de, insan zihni ve hayali açısından bakacak olursak, dünyanın dışında tuhaf ufolar veya hayali, garip mahluklar gibi şeyler, asılsız ve heyula tarzında kurgulardır ki, insan zihninin bir hezeyanıdır. Ancak bilim kurgu tarzı, zihni varsayımlardır. Yoksa aslı ve esası olsa idi, çoktan tezahür ederdi.
Bir de insan, her şeyi mutlaka kendine kıyas edip ona göre hüküm veriyor. Yani, dünyanın dışında varlık olsa bile, mutlaka insan tarzında olması gerektiğini varsayar ve ona göre kurguları. Bu da hayalden ve hezeyandan öteye geçemez. Risale-i Nur'da, dünya dışı varlıkların varlığı kabul edilir ve ispat edilir. Ama bu varlıklar, insan zihninin ve hayalinin ürettiği ufo ve uzaylı tarzında değil, Kur'an'ın tespit ettiği melekler, ruhaniler ve cinlerdir. Aslında bu uçuk kaçık, zihni ve hayali varlık anlayışı, felsefenin bakış açısı ile Kur'an'ın bakış açısı arasındaki farkı da gösteriyor Felsefe, kainatı tam olarak ihata edemediği için yorumları da hava da kalıp hayalden öteye geçemiyor.
MEN AMENE BİL KADER EMİN-E MİNEL KEDER.
Yâ Rab! Garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvanem, alîlem, âcizem, ihtiyarem, Bî-ihtiyarem, el'aman gûyem, afv cûyem, meded hâhem zidergâhet İlahî!
Yorum
-
Ynt: Uzaylılar aramızda mı?
Evrende yalnız var olmak için yaratılmadık. Çok eski bazı rivayetlerde, insan neslinden önce "Nesnas" denilen bir türün, yeryüzünde yaşadığı, o dönemde, yeryüzünün gerçek sahipleri olan bu varlıkların, aynı zamanda 'hilafet' yani bugün insanın üstlenmiş olduğu Tanrı'ya muhatap olma vasfı makamında bulundukları belirtiliyor. Fakat bu tür, zaman içinde istikametini kaybettiği için toptan imha edilmişler ve onların yerine cin taifesi atanmıştır. Sonunda Allah, meleklere ve diğer muhatap varlıklara, insan diye bir varlık yaratacağını ve onları yeryüzüne göndereceğini deklare edince, Kur'an'ın yalın ifadesiyle 'cin', 'melek' ve '"şeytan" diye anılan türler, insan türünün evrendeki dengeyi bozacağını ve uzun savaşlarla birbirlerini yok edeceklerini belirterek itiraz ettiler (Bakara sûresi). Ama Allah onlara, 'sizin bilmediklerinizi de biliyorum' diyerek insanı yarattı ve dünyaya 'halife' tayin etti. Üstelik 'melek' dahil bütün varlıkları, Adem'e secde etmeye çağırdı.
Bence felsefe ve bilimide yabana atmamak lazım, malum o filozof ve bilim adamları olmasa ortaçağ yaşantımız sürerdi
Bir zamanlar 1.6 CDTİ 136 hp Flexride, ÇG2, Sunroof , Ergonomik PerforjeSpor Deri koltuklar, Bose 19" jant
Şimdi F30 Modernline Sunroof
Yorum
Yorum