[i][b]ÇANAKKALE GELİBOLU ŞEHİTLİĞİ
DUR YOLCU
Bilmeden Gelip Bastığın
Bu Toprak
Bir Devrin Battığı Yerdir.
Atalarımızın,Elleri öpülesi Şehitlerimizin Nur içinde yattığı,bizleri bu günlerimize bu topraklar üzerinde hiç bir sömürge altında olmadan hiç bir devletin altında kalmadan
yaşamamıza ve özgürlük nedir Hürriyet nedir Bayrak nedir bu değerlerin anlamlarına anlam katarak bizlere emanet ettikleri,her tarafında her köşesinde bir zafer olan
Şehitlerimizin kanları ile sulanmış ülkemizin en güzel köşesi Gelibolu Şehitliği...
Mutlaka Gidilip görülmesi duaların eksik edilmemesi gereken güzel ülkemin Cennet köşelerinden bir Burası Cennet olana kadar kaç kere Cehennemi yaşamış onuda o toprakların üzerinde gezerken hissedeceksiniz.
Bir Kardeşiniz abiniz olarak elimden geldiğince Fotoğraf makinamın hafızası yettiği kadar her köşesinin resmini paylaşmak istedim en azından gidemeyip göremeyenler için azda olsa bu güzelliği yaşamak için imkan olacaktır diye.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana...
yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy.
BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM
"Allah Yolunda Şehit olanlara
"Ölüler" Demeyin.
Bilakis Onlar Diridirler.
Fakat Siz Anlamazsınız."
Bakara Suresi. Ayet : 154
"Şehitler
Allah'dan Şunu İsteyecekler :
Ya Rabbi Bizi Dünyaya Tekrar Gönder
Ve Senin uğrunda Bir Kere Daha
Şehit Olalım"
"HADİS-İ ŞERİF"
MEÇHUL ASKER ANITI
Çanakkale Savaşları sırasında bir Anzak askeri tarafından Gelibolu Yarımadasın’dan Avustralya’ya götürülen Türk askerine ait kafatası Avustralya Hükümetince 10 Mart 2003 günü Türk makamlarına teslim edilmiş ve 18 Mart 2003 günü buraya defnedilmiştir.
Arkadaşlarına verdiği emir şöyleydi ;
Burda taş taş üstüne koymayacak şekilde bombalayacaklar tepemizden aşağıya kurşun yağdıracaklar en yakın arkadaşınız vurulsa , şehit düşse bile bir tane kurşun sıkmayacaksınız bizim hayatta olduğumuzu onları beklediğimizi bilmeyecekler dedikten sonra dediği gibide oldu,
Düşman gemisinden müthiş bir ateş açıldı ve en sonunda toprakların temiz olduğuna kanaat getiren gemi komutanı mürettabatına "Artık bu topraklar temiz Bir tane bile Türk kalmadı gönül rahatlığı ile çıkabilirsiniz karaya " diyerek Askerlerine birer kadeh şarap ikram etmeyide ihmal etmedi.
Gemilerin kapıları acıldığında ve askerler rahat bir şekilde topraklara ayak basmak için dubaların üzerine i,ndiklerinde ise işte o an Cehennemi yaşadıkalrı andı Ezineli Yahya Çacuş ve arkadaşları sağanaktan boşalırcasına kurşun yağdırmaya başlamışlardı ve o anda Deniz kıydıan 30 metreye kadar
kan kırmızı olmuştu 10 saat boyunca düşmanla kanlarının son damlasına akdar çatıştı bu şanlı askerler...
EZİNELİ YAHYA ÇAVUŞ
18 Mart 1915′te Dünyanın en büyük birleşik donanması ile saldırıp, deniz yolu ile Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceğini anlayan düşman, deniz destekli kara harekatı yapmaya karar verdi.
İtilaf devletleri, 25 Nisan 1915 sabahı yarım adanın bu civardaki beş bölgesine aynı anda çıkarma yapmayı planladı. Sabahın alaca karanlığında Seddülbahir köyü sahili, donanmanın yoğun bombardımanı altında 2000′i aşkın düşman askerinin Albion ve Riber gemilerinden karaya çıkma mücadelesine sahne oldu.
Yarımadanın uç kısmının kıyı savunması 9.tümene ait olup, komutanı Albay Halil Bey idi. 25 ve 26. Alaylardan oluşan bu tümenin iki günlük kaybı, 10 subay ve 1897 erin şehâdetidir.
26.alay ve 3.taburda görev yapan Yahya Çavuş’un tabur komutanı Binbaşı Mahmut Sabri’dir. Yahya Çavuş 10.Bölük’ün sağ kanadında 5 mangadan oluşan bir takımla (toplam 63) Ertuğrul Koy’unda Gözcü Baba ve Aytepe’ye saldıran düşman birliklerini bu bölgede 10 saat süreyle durdurmayı başarmıştır.
Arkadaşlarının büyük bir kısmının şehit olmasına rağmen, düşmanı sahilde durduran bu kahraman takımdan sağ kalanlarla beraber Yahya Çavuş, yaralanan bacağını tüfeğinin kayışı ile bağlayıp, Alçıtepe bölgesine çekilmiş ve aynı bölgede şehit olmuştur.
Yüce kahramanları minnetle anıyoruz.
YAHYA ÇAVUŞ’UN TAKIMI
Çanakkale Savaşları’nda 1.Takım Komutanı Ezineli Yahya Çavuş’tu. Kıyıdaki siperlere gelip yerleştiği 2 gün boyunca, siperleri ve tel örgüleri yeniden onarmış, görevinin başarılması için talim ve provalar dahi yapmıştı. Birliğinin sağ gerisinde Aytepe, geride Ertuğrul Tabyası harabesi, solda ise Harap Kale bulunuyordu. Taburdan gelen emir şöyle idi: “ Düşmanın atılması hareketinde acele edilmeyip, kayık ve şalupalar sahile iki üçyüz metre yanaştıktan sonra şiddetle ateş açılacaktır.
“ Yahya Çavuş ve arkadaşları bu emre uyarak yaklaşmakta olan düşmanı yerlerinden kımıldamadan bekliyorlardı. Düşman buna aldanarak saat 06.00 ‘da 5’ er dizi halinde ve 20 filika ile kıyıya iyice yanaşmıştı ki 10. Bölükten ve 1. Takımdan beklemedikleri bir anda şiddetli bir tüfek atışı yemeye başladı. • Ölü sessizlik bir anda bozuluverdi. Mehmetçik, intikam alma çağının geldiğini anlamış, haykıran ve çırpınan insanlarla dolu olan filikalara, arkadaşlarının acısını çıkartırcasına veryansın ediyordu. Yakın mesafeden açılan bu ateş adeta makineli tüfek etkisi yaratmıştı. Aslında ellerinde sadece piyade tüfeklerinden başka bir silahları da yoktu. Son dakikaya kadar ateş disipline uyarak, çıkarma birliğinin tam zamanda avlamışlardı. İrlanda Taburunun hücum dalgası üzerine bir afet gibi çöken Türk ateşi, bütün düzenlerini bir anda altüst ederek onları bozguna uğratmıştı. Bazı filikalardaki, bütün subay ve erler ölmüş ya da yaralanmıştı. İd****iz ve yönetimsiz kalan filikalar akıntıya kapılıp sürüklenmeye başlamışlardı. Can havliyle kendilerini suya atmaya çalışan düşman askerleri ya boğuluyorlar ya da vuruluyorlardı. Kıyıya ayak basmayı başaran küçük bir grubun hali daha perişan görünüyordu. Sağa sola sığınmak için kaçışırlarken, yedikleri ateşle kumsala düşüp kalıyorlardı. Yahya Çavuş bir avuç kalmış arkadaşı ile bulunduğu yerden bir direnişle düşmanı biçmeye devam ediyordu. 10. Bölük çektiği acıyı bu taburdan çıkarmış, koy bir anda cesetlerle dolmuştu. Durgun mavi sular, pembemsi bir renk almış bir saat içinde bir düşman taburu imha edilmişti. 10. Bölük bire yirmibeş üstünlükteki düşmanı ilk raundda yenmişti. İngilizler şaşkın ve anlamsız bakışlarla birbirlerini süzüyorlardı.
Tahta At Oyunu saat 09.30’a kadar bir kaç kez tekrarlayarak bir taburluk İngiliz birliğini de sahile sürmelerine rağmen, 10.bölüğün ve bir mangalık kuvveti kalmış olan Yahya Çavuş’un keskin nişancı ekiplerince durdurularak yok edilmişlerdi. HER YER CESETLERLE DOLUYDU Gemiden sarkan ranpalar, merdivenler, dubaların üstü, lumbarağızları cesetlerle doluydu. “River Ciyde Harekatı” iflas etmişti. Birkaç saatlik harekat sonunda İngiliz ve İrlanda hassa taburlarının subaylarından pek çoğu ölmüş, her iki taburda yüzde yetmiş zayiat vererk savaş dışı kalmışlardı. Kıyıya ancak 200’ e yakın bir düşman askeri can kaygısı ile sığınmayı başarabilmişti. İngilizlerin şaşkınlığı henüz geçmemişti. Zira 25 Nisan Günü Ertuğrul Koyu ‘ ndaki Türk savunması üzerinde yalnız donanma 4650 atımlık mermi kullanmıştı ki, bu akla durgunluk verecek bir rakamdı. 18 Mart Günü Türk müstahkem mevkii topçusunun İngiliz ve Fransız filolarına karşı kullandığı mermi sayısının iki katıydı bu. İngilliz Harp Tarihi Ertuğrul Koyu’na yapılan ilk çıkarma sırasındaki bu olayı şöyle anlatır: ...Türk Savunması son dakikaya kadar sanki terk edilmiş hissini veriyordu. Fakat “ River Ciyde “ gemisinin karaya oturması ile İrlanda Taburunu taşıyan nakliyelerin kıyıya birkaç metre yaklaştığı sırada birden bire sanki bir cehennem boşandı. Bu ateş kasırgası kıyılara sokulmuş olan nakliyelerin üzerinden limanın durgun sularına birlerce kamçı ile dövüyormuş gibiydi. İlk dakikalardan itibaren sanki kıran girmişcesine zayiata uğratıldı. Hafif hafif kıyıları yalayan dalgacıklar kana boyanmıştı. ...Karaya çıkmak için yapılan herhangi bir harekete karşı ateşler derhal o noktada toplanıyordu. Türklerin ateş disiplinleri cidden hayrete şayandı. ...
Ertuğrul Koyu’na yapılan çıkış hareketi işte bu şekilde ve saat 09.00 dan biraz sonra kesin olarak durduruldu. Lutufkâr kum settinin arkasına sığınarak hayatta kalabilenlerin kıpırdanacak halde değillerdi. “ River Ciyde “ kömür gemisindeki diğer bir kişi de Teke Koyu’ndan yapılacak başarılı bir hareketin Türk Savunmasını kuşatmak ihtimalini veyahut havanın kararmasına kadar gemide mahpus kalmışlardı. ...25 Nisan’da Güney‘deki Türkler bir zafer kazanacak sayıda değillerdi. Fakat komutanlarının azmi onlara çok önemli yararlar sağladı. Seddülbahir ‘deki küçücük Türk Garnizonu deniz topçusunun dehşet veren ağır etkisini ilk kez tatmış olmasına karşın 25 Nisan sabahından akşamına kadar yerlerini inatla sarıldılar ve savunmada anlatılması imkansız işler gördüler.” .
YAHYA ÇAVUŞ İÇİN
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular,
Tam 3. Alayla burada ,gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri,
Allah ‘ı arzu ettiler,akşama kavuştular,
Namık MEMİK
Seddülbahir Köyü’nün karşısında Ertuğrul Koyu’na hakim tepecik üzerinde yer almaktadır. Anıt 25 Nisan 1915 günü çıkarma yapan İngiliz kuvvetlerine kahramanca karşı koyan ve büyük kayıplar verdiren Yahya Çavuş ile Takımı adına 1962’ de yaptırılmıştır. Anıtın ön yüzünde günün öyküsünü sade bir dille anlatan bir 14 Nisan 1934 rubai yer almaktadır. Arka yüzünde ise şehit olan kahramanlarımızın 18’ inin ismi yazılıdır. Diğer tarafta “ Yahya Çavuş’un emrindeki 68 kahraman, 6 düşman taburunu 10 saat kıyıda tuttular. Çanakkale ‘yi kurtardılar. Tarihe mal oldular.” Sözleri mermer plakalar üzerine işlenmiştir..
Burada Yatan Şehitlerimiz,
Sizleri Saygı ve Şükranla Anıyoruz.
Siz Olmasaydınız ve Göğüsleriniz Çelik Kalelere Siper Etmeseydiniz Bu Boğaz Asılır,
İstanbul İşgal Edilir Vatan Toprakları İstilaya Uğrardı.
Mustafa Kemal ATATÜRK
25-30 bin civarında yaralı Türk askeri ve onlarla birlikte 15 - 20 bin kladar düşman askeri bu topraklarda tedavi gördü Yüce Türk askeri yaralı olan Düşman askerlerine burda kucak açtı ve ne olursa olsun onlarda bir ananın evladı,
onlarda asker diyerekten Türk hekimleri tarafından tedavi ediliyordu.
Düşman birliklerine gönderilen haberle yaralı askerlerinizi tadavi ediyoruz gelin onları alın haberi verildi,tabi bu durumu kuşku ile karşılayan düşman birlikleri inanamadı önce bir kaç subaylarını gönderdi ve gördüler ki Türk askeri ile kendi askerleri yan yana sedyelerde aynı ilgi ve alakayı görüyor bu duruma şaşıran Düşman birlikleride ilaç ve doktor takviyesi yaptı sargı yerine,
daha sonrasında savaşı ehemniyeti bakımından Düşman birliklerinin,casus askerlerini göndermesi ile kendi yaralı askerlerinden vazgecerek bir gecede belirlenen yer bombalandı ve burda 50 bine yakın asker şehit oldu ,
benim için en acılı yer burasıydı bir yerdede Allahın askerlerimiz üzerinde ki lutfunu ve onları bir an önce çektikleri acılardan kurtarıp yanına alma isteği geldi aklıma çünkü çoğu kurtulamayacak yaralar almıştı ve Allahın onları bir an önce yanına alması onlar için en büyük mükafat olacaktı...
SARGI YERİ ŞEHİTLİĞİ
Çanakkale savaşlarında Alçıtepe köyü yakınlarında Zığındere mevkiinde savaşın en acımasız olaylarından birisi yaşanmıştır. Türk ve düşman kuvvetlerinden savaşın her cephesinde ve siperlerde yaralanan, uzuvları kopan ve hastalanan askerler Zığındere de kurulan sahra çadırlarında toplanmıştır. Bölgedeki muharebeler boyunca dost ve düşman 40-50 bin yaralı hasta askerin toplandığı dere vadisi adeta bir dostluk köprüsü olmuş her iki tarafta birbirine ilaç ve doktor yardımına başlamıştır. Bu bölgenin koruması Albay Halil Sami Bey komutasında 7.tümene verilmiştir. 28 Haziran 1915 gecesi büyük bir düşman harp gemisi Zığındereye tonlarca bomba yağdırdı. Bu bombardıman sonucunda çok sayıda yaralı, hasta müdafaasız Türk askeri şehit düşmüş, bir o kadar da düşman askeri hayatını kaybetmiştir. Olay dünyada yankılar uyandırmış, ancak olanlar olmuştur. Bu vahşet üzerine 9.tümen ve 2.tümene bağlı Türk birlikleri düşman kolordularına saldırarak ağır kayıplar verdirmiş ve bozguna uğratmıştır. Binlerce Mehmetciğin toplu olarak gömüldüğü bu vadiye SARGI YERİ adı verilmiştir.
Bu mukaddes vadide bacakları, kolları, parmakları kopmuş olarak yaralı ve hasta iken şehit olan aziz ve eşsiz kahramanlar sizler Türk milletinin kalbinde sonsuza kadar yaşayacak ve yüce ruhlarınız Türk vatanının ebedi bekçileri olacaktır.
Bu gördüğünüz ıssız vadide her ağacın ve taşın altını biraz kazdığınızda binlerce şehit genc insanın kemikleri bulunmaktadır.
Mart ve Nisan yağmurlarında bunlar ortaya çıkarlar sonra çicekler ve cimenler arasında kaybolurlar
Tekrar gelecek baharı Beklerler.
Sembolik mezarlar yapılırken derelerden ve vadiden toplanan şehit kemileri Fatihalarla toprağa gömülmüştür.
ŞEHİTLİĞİ GEZERKEN BASTIĞINIZ HER ZERRE TOPRAKTA VATAN VE BAYRAĞIMIZ İÇİN ÖLEN KAHRAMAN ECDADIMIZDAN VE SENDENBİR PARÇA BULUNMAKTADIR.
RUHLARI ŞAD OLSUN.
Şehitliğin üzerinde şehitlerimizin acısı ile burum burum burkulmuş bir çam ağacı toprağın altında ki acı ve şehitlerimizin kanları ile büyümüş bir ağaç herşeyi ve cekilen acıları anlatıyorcasına...
ŞEHİTLER SIRTI ŞEHİTLİĞİ
(Zığındere Şehitliği)
25 Nisan 1915 tarihinde bu bölgeye çıkarma harekatı yapan ingiliz birliklerine karşı sahilde ilk olarak 26. alay 2. tabur 6. bölük 5. bölük ve 25. alay 3. tabur birlikleri çarpışmıştır.
I. kirte muharebesinde bu birliklere 4. tümen 20. alay ve 5. tümen 15. alay 2. tabur birlikleri katılmıştır.
1-2-3-4 Mayıs 1915 tarihlerinde yapılan gece taarruzlarına 7. tümen 15. alay ve 21. alay birlikleriile 9. tümen 25. alay birlikleri dahil olmuştur.
6-7-8 Mayıs 1915 tarihlerinde olan II. Kirte muharebesinde 11. tümen 126. alay ile 15. tümen 56. alay 2. tabur birlikleri , 4-5-6 Haziran 1915 Tarihlerinde ki III. Kirte muharebesine 11. tümen 127. alay 2. tümen 1. alay Birlikleri dahil olmuştur.
Bu Şehitlikte Yukarıda numaraları gecen ve isimleri Tespit edilebilen 6395 Şehit yatmaktadır.
Şehitlik Müzesi Kullanılan ekipmanlar Silahlar Kıyafetler vs. herşey...
HER ZAMAN ATATÜRKÇÜYÜZ...
SEYİT ONBAŞI
(1889 - 1939)
Çanakkale Deniz Savaşında (276 kg) Top mermisini Tek başına kaldırarak OCEAN Zırhlısına İsabet Ettirmiştir.
RUMELİ MECİDİYE TABYASI VE SEYİT ONBAŞI ANITI
Namazgah ve Rumeli hamidiye tabyalarını geçtikten yaklaşık 350 metre sonra yolun sağ yanında yüksekçe bir yerde inşa edilmiş bulunan Rumeli Mecidiye tabyası 4. ağır topcu alayının 2. ağır topcu taburuna bağlı 5. bataryanının bulunduğu merkez istihkamlarından biriydi.
Çanakkale boğazının savunulması bakımından önemli bir konuma sahip olan Rumeli Mecidiye tabyası 18 Mart 1915 tarihli boğaz muharebesi sırasında Birleşik Filonun başlıca hedefleri arasındaydı.
18 Mart günü kendisini hedef alan "Agamemnon" ve "Lord Nelson" muharebe gemilerin toplam 8 adet 30,5 cm'lik ve 20 adet 23,4 cm'lik topuna karşılık bu tabyada 4 adet uzun namlulu 24 cm'lik ve 2 adet Kısa namlulu 28 cm'lik top Bulunmaktaydı.
Boğaz muharebesi sırasında Rumeli Mecidiye , Rumeli Hamidiye ve Namazgah Tabyalarının bulunduğu bu bölgeye binlerce top mermisi düşmesine karşılık ,tabyada bulunan toplardan yalnızca 24 cm çapında olanlar kullanılmış ve düşman gemilerine 93 atış yapılmıştır.
Rumeli Mecidiye tabyası personeli başlarında batarya komutanı YÜZBAŞI Mehmet Hilmi ( SANLITOP) olmak üzere boğazı savunan tüm topcularımız gibi kahramanca ve azimle savaşmışlar ve aralarında 16 arkadaşlarını şehit vermişlerdir.
Boğaz savunmasında görev yapan askerimiz Seyit Onbaşı 'nın şahsında burada anıtlaşmıştır.
"Çanakkale Geçilmez " deyişini tarihe yazdıran yüz binlerce Mehmetcikten biri olan Seyit Onbaşı Boğaz muhaberebesi sırasında görev yaptığı 24 cm'lik topu ateşleyebilmek için bu topun 140 , 190 .215 kg ağırlığında ki mermilerini sırtlayıp defalarca kaldırarark ateşin devamını sağladı.
ASLINDA O GÜN SEYİT ONBAŞI , O VEYA BU AĞIRLIKTA BİR MERMİYİ DEĞİL KOSKOCA BİR MİLLETİN VAR OLMA DİRENCİNİ YERDEN ALIP ALIP AYAĞA KALDIRMIŞTIR..
TÜRK MİLLETİNİN VAR OLMA AZMİNİ VE İNANCINI TARİHE YAZDIRANLARIN SİMGELERİNDEN BİRİ HALİNE GELMİŞTİR.
Seyit (ÇABUK) Onbaşı Kimdir?
Seyit Onbaşı 1889 yılının Eylşül ayında Havran ilçesi Çamlık köyünde (bugünkü adıyla Koca Seyit köyü) Dünyaya geldi.
Babasının adı Abdurrahman annesinin adı Emine'dir.1909 yılı Nisan ayında askere alınmış ve 1912 de Balkan Savaşlarına katılmıştır.
Savaş bittiğinde terhisd edilmemiş ve topcu eri olarak Çanakkale Cephesinde görev almıştır.Birinci dünya savaşından sonrasında 1918 yılı sonbaharında köyüne dönmüştür.asıl mesleği olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etmiştir.1934 yılında çıkan soyadı kanunu gereğince "ÇABUK" soyadını almıştır.
1 Aralık 1939 Yılında akciğer rahatsızlığı nedeniyle Vafat etmiştir Mezarı doğduğu köydedir.
18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazında yapılan deniz savaşı esnasında itilaf donanması tarafından açılan ateş sonucu Mecidiye bataryasının cephaneliği isabet alır. Cephaneliğin patlaması sonucu bataryada görevli 13 er şehit olur.
Bu kahraman vatan evlatlarının toplu olarak gömüldüğü alan 1919 yılında Mecidiye Şehitliği olarak düzenlenir. 1962 yılında yapılan düzenleme ile bugünkü şekli verilmiştir. 70 metrekarelik bir alanı kaplayan ve etrafı duvarla çevrili olan bu şehitliğin kenarlarında servi ağaçları vardır.
Bu şehitliğin ortasında yer alan Mecidiye Anıtı 18 Mart 1915′de Mecidiye Bataryasındaki patlamada şehit olan 13 kahraman evladı ile aynı gün insanüstü bir güç ve kuvvetle 276 Kg. lık top mermisini kaldıran Mehmet Seyit Onbaşı anısına 1969 yılında dikilmiştir.
NAMAZGAH TABYASI VE MÜZESİ
KİLİTBAHİR'den BİRKAÇ FOTOĞRAF.
BİGALİ KÖYÜ GİRİŞİ VE ATATÜRK'ÜN EVİ
ULU ÖNDERİMİZ ATATÜRK'ÜN EVİ
Bu ev kesinlikle görülmesi gereken yerlerden onun oı küçük evde her adım attığı yerin üzerinden gecmek anlatılmaz bir duygu...
MUSTAFA KEMAL'İN YÜCE MİLLETİMİZE BAĞIŞLANDIĞI AN (Kendisi Anlatıyor)
"10 Ağustos 1915 Conkbayırı’nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi 8 Tümen komutanı ve diğer subaylarımı çağırdım"
"Mutlaka düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim Hücum baskın tarzında olacaktı Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 – 30 metre yaklaştım Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’nda çıt çıkmıyordu Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu Kontrol ettim Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim Saat 0430’da kıyametler kopmuştu İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu"
"Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu Olayı Yarbay Servet Bey’den başka kimse görmemişti Ona parmağımla susmasını emrettim Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım Yalnız bu şarapnel vücudumda, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı"
"Aynı gün gece, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler
Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale’nin geçilemeyeceğini iyice anlamış oldular"
Mustafa Kemal ATATÜRK
Daha fazla Resimle Gezip gördüğüm Şehitlikleri anıtları anlatmak isterdim ama malesef buna makinamda ki hafıza yetmedi,
bundan sonrasınıda siz değerli kardeşlerim abilerim gidip görmenizi umut ederim.orda bulunmanın ordaki havayı tenefüs etmenin attığınız her adımda bir atamızın bir şehidimizin yatıyor olması kelimelerle anlatılabilecek bir duygu değil...
DUR YOLCU
Bilmeden Gelip Bastığın
Bu Toprak
Bir Devrin Battığı Yerdir.
Atalarımızın,Elleri öpülesi Şehitlerimizin Nur içinde yattığı,bizleri bu günlerimize bu topraklar üzerinde hiç bir sömürge altında olmadan hiç bir devletin altında kalmadan
yaşamamıza ve özgürlük nedir Hürriyet nedir Bayrak nedir bu değerlerin anlamlarına anlam katarak bizlere emanet ettikleri,her tarafında her köşesinde bir zafer olan
Şehitlerimizin kanları ile sulanmış ülkemizin en güzel köşesi Gelibolu Şehitliği...
Mutlaka Gidilip görülmesi duaların eksik edilmemesi gereken güzel ülkemin Cennet köşelerinden bir Burası Cennet olana kadar kaç kere Cehennemi yaşamış onuda o toprakların üzerinde gezerken hissedeceksiniz.
Bir Kardeşiniz abiniz olarak elimden geldiğince Fotoğraf makinamın hafızası yettiği kadar her köşesinin resmini paylaşmak istedim en azından gidemeyip göremeyenler için azda olsa bu güzelliği yaşamak için imkan olacaktır diye.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın,
gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.
tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana...
yine birşey yapabildim diyemem hâtırana.
ey şehit oğlu şehit isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy.
BİSMİLLAHİRRAHMANIRRAHİM
"Allah Yolunda Şehit olanlara
"Ölüler" Demeyin.
Bilakis Onlar Diridirler.
Fakat Siz Anlamazsınız."
Bakara Suresi. Ayet : 154
"Şehitler
Allah'dan Şunu İsteyecekler :
Ya Rabbi Bizi Dünyaya Tekrar Gönder
Ve Senin uğrunda Bir Kere Daha
Şehit Olalım"
"HADİS-İ ŞERİF"
MEÇHUL ASKER ANITI
Çanakkale Savaşları sırasında bir Anzak askeri tarafından Gelibolu Yarımadasın’dan Avustralya’ya götürülen Türk askerine ait kafatası Avustralya Hükümetince 10 Mart 2003 günü Türk makamlarına teslim edilmiş ve 18 Mart 2003 günü buraya defnedilmiştir.
Arkadaşlarına verdiği emir şöyleydi ;
Burda taş taş üstüne koymayacak şekilde bombalayacaklar tepemizden aşağıya kurşun yağdıracaklar en yakın arkadaşınız vurulsa , şehit düşse bile bir tane kurşun sıkmayacaksınız bizim hayatta olduğumuzu onları beklediğimizi bilmeyecekler dedikten sonra dediği gibide oldu,
Düşman gemisinden müthiş bir ateş açıldı ve en sonunda toprakların temiz olduğuna kanaat getiren gemi komutanı mürettabatına "Artık bu topraklar temiz Bir tane bile Türk kalmadı gönül rahatlığı ile çıkabilirsiniz karaya " diyerek Askerlerine birer kadeh şarap ikram etmeyide ihmal etmedi.
Gemilerin kapıları acıldığında ve askerler rahat bir şekilde topraklara ayak basmak için dubaların üzerine i,ndiklerinde ise işte o an Cehennemi yaşadıkalrı andı Ezineli Yahya Çacuş ve arkadaşları sağanaktan boşalırcasına kurşun yağdırmaya başlamışlardı ve o anda Deniz kıydıan 30 metreye kadar
kan kırmızı olmuştu 10 saat boyunca düşmanla kanlarının son damlasına akdar çatıştı bu şanlı askerler...
EZİNELİ YAHYA ÇAVUŞ
18 Mart 1915′te Dünyanın en büyük birleşik donanması ile saldırıp, deniz yolu ile Çanakkale Boğazı’nı geçemeyeceğini anlayan düşman, deniz destekli kara harekatı yapmaya karar verdi.
İtilaf devletleri, 25 Nisan 1915 sabahı yarım adanın bu civardaki beş bölgesine aynı anda çıkarma yapmayı planladı. Sabahın alaca karanlığında Seddülbahir köyü sahili, donanmanın yoğun bombardımanı altında 2000′i aşkın düşman askerinin Albion ve Riber gemilerinden karaya çıkma mücadelesine sahne oldu.
Yarımadanın uç kısmının kıyı savunması 9.tümene ait olup, komutanı Albay Halil Bey idi. 25 ve 26. Alaylardan oluşan bu tümenin iki günlük kaybı, 10 subay ve 1897 erin şehâdetidir.
26.alay ve 3.taburda görev yapan Yahya Çavuş’un tabur komutanı Binbaşı Mahmut Sabri’dir. Yahya Çavuş 10.Bölük’ün sağ kanadında 5 mangadan oluşan bir takımla (toplam 63) Ertuğrul Koy’unda Gözcü Baba ve Aytepe’ye saldıran düşman birliklerini bu bölgede 10 saat süreyle durdurmayı başarmıştır.
Arkadaşlarının büyük bir kısmının şehit olmasına rağmen, düşmanı sahilde durduran bu kahraman takımdan sağ kalanlarla beraber Yahya Çavuş, yaralanan bacağını tüfeğinin kayışı ile bağlayıp, Alçıtepe bölgesine çekilmiş ve aynı bölgede şehit olmuştur.
Yüce kahramanları minnetle anıyoruz.
YAHYA ÇAVUŞ’UN TAKIMI
Çanakkale Savaşları’nda 1.Takım Komutanı Ezineli Yahya Çavuş’tu. Kıyıdaki siperlere gelip yerleştiği 2 gün boyunca, siperleri ve tel örgüleri yeniden onarmış, görevinin başarılması için talim ve provalar dahi yapmıştı. Birliğinin sağ gerisinde Aytepe, geride Ertuğrul Tabyası harabesi, solda ise Harap Kale bulunuyordu. Taburdan gelen emir şöyle idi: “ Düşmanın atılması hareketinde acele edilmeyip, kayık ve şalupalar sahile iki üçyüz metre yanaştıktan sonra şiddetle ateş açılacaktır.
“ Yahya Çavuş ve arkadaşları bu emre uyarak yaklaşmakta olan düşmanı yerlerinden kımıldamadan bekliyorlardı. Düşman buna aldanarak saat 06.00 ‘da 5’ er dizi halinde ve 20 filika ile kıyıya iyice yanaşmıştı ki 10. Bölükten ve 1. Takımdan beklemedikleri bir anda şiddetli bir tüfek atışı yemeye başladı. • Ölü sessizlik bir anda bozuluverdi. Mehmetçik, intikam alma çağının geldiğini anlamış, haykıran ve çırpınan insanlarla dolu olan filikalara, arkadaşlarının acısını çıkartırcasına veryansın ediyordu. Yakın mesafeden açılan bu ateş adeta makineli tüfek etkisi yaratmıştı. Aslında ellerinde sadece piyade tüfeklerinden başka bir silahları da yoktu. Son dakikaya kadar ateş disipline uyarak, çıkarma birliğinin tam zamanda avlamışlardı. İrlanda Taburunun hücum dalgası üzerine bir afet gibi çöken Türk ateşi, bütün düzenlerini bir anda altüst ederek onları bozguna uğratmıştı. Bazı filikalardaki, bütün subay ve erler ölmüş ya da yaralanmıştı. İd****iz ve yönetimsiz kalan filikalar akıntıya kapılıp sürüklenmeye başlamışlardı. Can havliyle kendilerini suya atmaya çalışan düşman askerleri ya boğuluyorlar ya da vuruluyorlardı. Kıyıya ayak basmayı başaran küçük bir grubun hali daha perişan görünüyordu. Sağa sola sığınmak için kaçışırlarken, yedikleri ateşle kumsala düşüp kalıyorlardı. Yahya Çavuş bir avuç kalmış arkadaşı ile bulunduğu yerden bir direnişle düşmanı biçmeye devam ediyordu. 10. Bölük çektiği acıyı bu taburdan çıkarmış, koy bir anda cesetlerle dolmuştu. Durgun mavi sular, pembemsi bir renk almış bir saat içinde bir düşman taburu imha edilmişti. 10. Bölük bire yirmibeş üstünlükteki düşmanı ilk raundda yenmişti. İngilizler şaşkın ve anlamsız bakışlarla birbirlerini süzüyorlardı.
Tahta At Oyunu saat 09.30’a kadar bir kaç kez tekrarlayarak bir taburluk İngiliz birliğini de sahile sürmelerine rağmen, 10.bölüğün ve bir mangalık kuvveti kalmış olan Yahya Çavuş’un keskin nişancı ekiplerince durdurularak yok edilmişlerdi. HER YER CESETLERLE DOLUYDU Gemiden sarkan ranpalar, merdivenler, dubaların üstü, lumbarağızları cesetlerle doluydu. “River Ciyde Harekatı” iflas etmişti. Birkaç saatlik harekat sonunda İngiliz ve İrlanda hassa taburlarının subaylarından pek çoğu ölmüş, her iki taburda yüzde yetmiş zayiat vererk savaş dışı kalmışlardı. Kıyıya ancak 200’ e yakın bir düşman askeri can kaygısı ile sığınmayı başarabilmişti. İngilizlerin şaşkınlığı henüz geçmemişti. Zira 25 Nisan Günü Ertuğrul Koyu ‘ ndaki Türk savunması üzerinde yalnız donanma 4650 atımlık mermi kullanmıştı ki, bu akla durgunluk verecek bir rakamdı. 18 Mart Günü Türk müstahkem mevkii topçusunun İngiliz ve Fransız filolarına karşı kullandığı mermi sayısının iki katıydı bu. İngilliz Harp Tarihi Ertuğrul Koyu’na yapılan ilk çıkarma sırasındaki bu olayı şöyle anlatır: ...Türk Savunması son dakikaya kadar sanki terk edilmiş hissini veriyordu. Fakat “ River Ciyde “ gemisinin karaya oturması ile İrlanda Taburunu taşıyan nakliyelerin kıyıya birkaç metre yaklaştığı sırada birden bire sanki bir cehennem boşandı. Bu ateş kasırgası kıyılara sokulmuş olan nakliyelerin üzerinden limanın durgun sularına birlerce kamçı ile dövüyormuş gibiydi. İlk dakikalardan itibaren sanki kıran girmişcesine zayiata uğratıldı. Hafif hafif kıyıları yalayan dalgacıklar kana boyanmıştı. ...Karaya çıkmak için yapılan herhangi bir harekete karşı ateşler derhal o noktada toplanıyordu. Türklerin ateş disiplinleri cidden hayrete şayandı. ...
Ertuğrul Koyu’na yapılan çıkış hareketi işte bu şekilde ve saat 09.00 dan biraz sonra kesin olarak durduruldu. Lutufkâr kum settinin arkasına sığınarak hayatta kalabilenlerin kıpırdanacak halde değillerdi. “ River Ciyde “ kömür gemisindeki diğer bir kişi de Teke Koyu’ndan yapılacak başarılı bir hareketin Türk Savunmasını kuşatmak ihtimalini veyahut havanın kararmasına kadar gemide mahpus kalmışlardı. ...25 Nisan’da Güney‘deki Türkler bir zafer kazanacak sayıda değillerdi. Fakat komutanlarının azmi onlara çok önemli yararlar sağladı. Seddülbahir ‘deki küçücük Türk Garnizonu deniz topçusunun dehşet veren ağır etkisini ilk kez tatmış olmasına karşın 25 Nisan sabahından akşamına kadar yerlerini inatla sarıldılar ve savunmada anlatılması imkansız işler gördüler.” .
YAHYA ÇAVUŞ İÇİN
Bir kahraman takım ve Yahya Çavuş’tular,
Tam 3. Alayla burada ,gönülden vuruştular,
Düşman tümen sanırdı, bu şahlanmış erleri,
Allah ‘ı arzu ettiler,akşama kavuştular,
Namık MEMİK
Seddülbahir Köyü’nün karşısında Ertuğrul Koyu’na hakim tepecik üzerinde yer almaktadır. Anıt 25 Nisan 1915 günü çıkarma yapan İngiliz kuvvetlerine kahramanca karşı koyan ve büyük kayıplar verdiren Yahya Çavuş ile Takımı adına 1962’ de yaptırılmıştır. Anıtın ön yüzünde günün öyküsünü sade bir dille anlatan bir 14 Nisan 1934 rubai yer almaktadır. Arka yüzünde ise şehit olan kahramanlarımızın 18’ inin ismi yazılıdır. Diğer tarafta “ Yahya Çavuş’un emrindeki 68 kahraman, 6 düşman taburunu 10 saat kıyıda tuttular. Çanakkale ‘yi kurtardılar. Tarihe mal oldular.” Sözleri mermer plakalar üzerine işlenmiştir..
Burada Yatan Şehitlerimiz,
Sizleri Saygı ve Şükranla Anıyoruz.
Siz Olmasaydınız ve Göğüsleriniz Çelik Kalelere Siper Etmeseydiniz Bu Boğaz Asılır,
İstanbul İşgal Edilir Vatan Toprakları İstilaya Uğrardı.
Mustafa Kemal ATATÜRK
25-30 bin civarında yaralı Türk askeri ve onlarla birlikte 15 - 20 bin kladar düşman askeri bu topraklarda tedavi gördü Yüce Türk askeri yaralı olan Düşman askerlerine burda kucak açtı ve ne olursa olsun onlarda bir ananın evladı,
onlarda asker diyerekten Türk hekimleri tarafından tedavi ediliyordu.
Düşman birliklerine gönderilen haberle yaralı askerlerinizi tadavi ediyoruz gelin onları alın haberi verildi,tabi bu durumu kuşku ile karşılayan düşman birlikleri inanamadı önce bir kaç subaylarını gönderdi ve gördüler ki Türk askeri ile kendi askerleri yan yana sedyelerde aynı ilgi ve alakayı görüyor bu duruma şaşıran Düşman birlikleride ilaç ve doktor takviyesi yaptı sargı yerine,
daha sonrasında savaşı ehemniyeti bakımından Düşman birliklerinin,casus askerlerini göndermesi ile kendi yaralı askerlerinden vazgecerek bir gecede belirlenen yer bombalandı ve burda 50 bine yakın asker şehit oldu ,
benim için en acılı yer burasıydı bir yerdede Allahın askerlerimiz üzerinde ki lutfunu ve onları bir an önce çektikleri acılardan kurtarıp yanına alma isteği geldi aklıma çünkü çoğu kurtulamayacak yaralar almıştı ve Allahın onları bir an önce yanına alması onlar için en büyük mükafat olacaktı...
SARGI YERİ ŞEHİTLİĞİ
Çanakkale savaşlarında Alçıtepe köyü yakınlarında Zığındere mevkiinde savaşın en acımasız olaylarından birisi yaşanmıştır. Türk ve düşman kuvvetlerinden savaşın her cephesinde ve siperlerde yaralanan, uzuvları kopan ve hastalanan askerler Zığındere de kurulan sahra çadırlarında toplanmıştır. Bölgedeki muharebeler boyunca dost ve düşman 40-50 bin yaralı hasta askerin toplandığı dere vadisi adeta bir dostluk köprüsü olmuş her iki tarafta birbirine ilaç ve doktor yardımına başlamıştır. Bu bölgenin koruması Albay Halil Sami Bey komutasında 7.tümene verilmiştir. 28 Haziran 1915 gecesi büyük bir düşman harp gemisi Zığındereye tonlarca bomba yağdırdı. Bu bombardıman sonucunda çok sayıda yaralı, hasta müdafaasız Türk askeri şehit düşmüş, bir o kadar da düşman askeri hayatını kaybetmiştir. Olay dünyada yankılar uyandırmış, ancak olanlar olmuştur. Bu vahşet üzerine 9.tümen ve 2.tümene bağlı Türk birlikleri düşman kolordularına saldırarak ağır kayıplar verdirmiş ve bozguna uğratmıştır. Binlerce Mehmetciğin toplu olarak gömüldüğü bu vadiye SARGI YERİ adı verilmiştir.
Bu mukaddes vadide bacakları, kolları, parmakları kopmuş olarak yaralı ve hasta iken şehit olan aziz ve eşsiz kahramanlar sizler Türk milletinin kalbinde sonsuza kadar yaşayacak ve yüce ruhlarınız Türk vatanının ebedi bekçileri olacaktır.
Bu gördüğünüz ıssız vadide her ağacın ve taşın altını biraz kazdığınızda binlerce şehit genc insanın kemikleri bulunmaktadır.
Mart ve Nisan yağmurlarında bunlar ortaya çıkarlar sonra çicekler ve cimenler arasında kaybolurlar
Tekrar gelecek baharı Beklerler.
Sembolik mezarlar yapılırken derelerden ve vadiden toplanan şehit kemileri Fatihalarla toprağa gömülmüştür.
ŞEHİTLİĞİ GEZERKEN BASTIĞINIZ HER ZERRE TOPRAKTA VATAN VE BAYRAĞIMIZ İÇİN ÖLEN KAHRAMAN ECDADIMIZDAN VE SENDENBİR PARÇA BULUNMAKTADIR.
RUHLARI ŞAD OLSUN.
Şehitliğin üzerinde şehitlerimizin acısı ile burum burum burkulmuş bir çam ağacı toprağın altında ki acı ve şehitlerimizin kanları ile büyümüş bir ağaç herşeyi ve cekilen acıları anlatıyorcasına...
ŞEHİTLER SIRTI ŞEHİTLİĞİ
(Zığındere Şehitliği)
25 Nisan 1915 tarihinde bu bölgeye çıkarma harekatı yapan ingiliz birliklerine karşı sahilde ilk olarak 26. alay 2. tabur 6. bölük 5. bölük ve 25. alay 3. tabur birlikleri çarpışmıştır.
I. kirte muharebesinde bu birliklere 4. tümen 20. alay ve 5. tümen 15. alay 2. tabur birlikleri katılmıştır.
1-2-3-4 Mayıs 1915 tarihlerinde yapılan gece taarruzlarına 7. tümen 15. alay ve 21. alay birlikleriile 9. tümen 25. alay birlikleri dahil olmuştur.
6-7-8 Mayıs 1915 tarihlerinde olan II. Kirte muharebesinde 11. tümen 126. alay ile 15. tümen 56. alay 2. tabur birlikleri , 4-5-6 Haziran 1915 Tarihlerinde ki III. Kirte muharebesine 11. tümen 127. alay 2. tümen 1. alay Birlikleri dahil olmuştur.
Bu Şehitlikte Yukarıda numaraları gecen ve isimleri Tespit edilebilen 6395 Şehit yatmaktadır.
Şehitlik Müzesi Kullanılan ekipmanlar Silahlar Kıyafetler vs. herşey...
HER ZAMAN ATATÜRKÇÜYÜZ...
SEYİT ONBAŞI
(1889 - 1939)
Çanakkale Deniz Savaşında (276 kg) Top mermisini Tek başına kaldırarak OCEAN Zırhlısına İsabet Ettirmiştir.
RUMELİ MECİDİYE TABYASI VE SEYİT ONBAŞI ANITI
Namazgah ve Rumeli hamidiye tabyalarını geçtikten yaklaşık 350 metre sonra yolun sağ yanında yüksekçe bir yerde inşa edilmiş bulunan Rumeli Mecidiye tabyası 4. ağır topcu alayının 2. ağır topcu taburuna bağlı 5. bataryanının bulunduğu merkez istihkamlarından biriydi.
Çanakkale boğazının savunulması bakımından önemli bir konuma sahip olan Rumeli Mecidiye tabyası 18 Mart 1915 tarihli boğaz muharebesi sırasında Birleşik Filonun başlıca hedefleri arasındaydı.
18 Mart günü kendisini hedef alan "Agamemnon" ve "Lord Nelson" muharebe gemilerin toplam 8 adet 30,5 cm'lik ve 20 adet 23,4 cm'lik topuna karşılık bu tabyada 4 adet uzun namlulu 24 cm'lik ve 2 adet Kısa namlulu 28 cm'lik top Bulunmaktaydı.
Boğaz muharebesi sırasında Rumeli Mecidiye , Rumeli Hamidiye ve Namazgah Tabyalarının bulunduğu bu bölgeye binlerce top mermisi düşmesine karşılık ,tabyada bulunan toplardan yalnızca 24 cm çapında olanlar kullanılmış ve düşman gemilerine 93 atış yapılmıştır.
Rumeli Mecidiye tabyası personeli başlarında batarya komutanı YÜZBAŞI Mehmet Hilmi ( SANLITOP) olmak üzere boğazı savunan tüm topcularımız gibi kahramanca ve azimle savaşmışlar ve aralarında 16 arkadaşlarını şehit vermişlerdir.
Boğaz savunmasında görev yapan askerimiz Seyit Onbaşı 'nın şahsında burada anıtlaşmıştır.
"Çanakkale Geçilmez " deyişini tarihe yazdıran yüz binlerce Mehmetcikten biri olan Seyit Onbaşı Boğaz muhaberebesi sırasında görev yaptığı 24 cm'lik topu ateşleyebilmek için bu topun 140 , 190 .215 kg ağırlığında ki mermilerini sırtlayıp defalarca kaldırarark ateşin devamını sağladı.
ASLINDA O GÜN SEYİT ONBAŞI , O VEYA BU AĞIRLIKTA BİR MERMİYİ DEĞİL KOSKOCA BİR MİLLETİN VAR OLMA DİRENCİNİ YERDEN ALIP ALIP AYAĞA KALDIRMIŞTIR..
TÜRK MİLLETİNİN VAR OLMA AZMİNİ VE İNANCINI TARİHE YAZDIRANLARIN SİMGELERİNDEN BİRİ HALİNE GELMİŞTİR.
Seyit (ÇABUK) Onbaşı Kimdir?
Seyit Onbaşı 1889 yılının Eylşül ayında Havran ilçesi Çamlık köyünde (bugünkü adıyla Koca Seyit köyü) Dünyaya geldi.
Babasının adı Abdurrahman annesinin adı Emine'dir.1909 yılı Nisan ayında askere alınmış ve 1912 de Balkan Savaşlarına katılmıştır.
Savaş bittiğinde terhisd edilmemiş ve topcu eri olarak Çanakkale Cephesinde görev almıştır.Birinci dünya savaşından sonrasında 1918 yılı sonbaharında köyüne dönmüştür.asıl mesleği olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etmiştir.1934 yılında çıkan soyadı kanunu gereğince "ÇABUK" soyadını almıştır.
1 Aralık 1939 Yılında akciğer rahatsızlığı nedeniyle Vafat etmiştir Mezarı doğduğu köydedir.
18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazında yapılan deniz savaşı esnasında itilaf donanması tarafından açılan ateş sonucu Mecidiye bataryasının cephaneliği isabet alır. Cephaneliğin patlaması sonucu bataryada görevli 13 er şehit olur.
Bu kahraman vatan evlatlarının toplu olarak gömüldüğü alan 1919 yılında Mecidiye Şehitliği olarak düzenlenir. 1962 yılında yapılan düzenleme ile bugünkü şekli verilmiştir. 70 metrekarelik bir alanı kaplayan ve etrafı duvarla çevrili olan bu şehitliğin kenarlarında servi ağaçları vardır.
Bu şehitliğin ortasında yer alan Mecidiye Anıtı 18 Mart 1915′de Mecidiye Bataryasındaki patlamada şehit olan 13 kahraman evladı ile aynı gün insanüstü bir güç ve kuvvetle 276 Kg. lık top mermisini kaldıran Mehmet Seyit Onbaşı anısına 1969 yılında dikilmiştir.
NAMAZGAH TABYASI VE MÜZESİ
KİLİTBAHİR'den BİRKAÇ FOTOĞRAF.
BİGALİ KÖYÜ GİRİŞİ VE ATATÜRK'ÜN EVİ
ULU ÖNDERİMİZ ATATÜRK'ÜN EVİ
Bu ev kesinlikle görülmesi gereken yerlerden onun oı küçük evde her adım attığı yerin üzerinden gecmek anlatılmaz bir duygu...
MUSTAFA KEMAL'İN YÜCE MİLLETİMİZE BAĞIŞLANDIĞI AN (Kendisi Anlatıyor)
"10 Ağustos 1915 Conkbayırı’nı almak ve bütün boğaza hakim olmak için İngilizler 20000 kişilik bir kuvvetle günlerce kazdıkları siperlere yerleşmişler, hücum anını bekliyorlardı Gecenin karanlığı tamamen kalkmış, tan ağarmak üzereydi 8 Tümen komutanı ve diğer subaylarımı çağırdım"
"Mutlaka düşmanı mağlup edeceğimize inanıyorum Ancak siz acele etmeyin, evvela ben ileri gideyim, size ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız Bu durumdan askerlerini de haberdar etmelerini istedim Hücum baskın tarzında olacaktı Sakin adımlarla ve süzülerek düşmana 20 – 30 metre yaklaştım Binlerce askerin bulunduğu Conkbayırı’nda çıt çıkmıyordu Dudaklar sessizce bu sıcak gecede dua ediyordu Kontrol ettim Kırbacımı başımın üstünde kaldırıp çevirdim ve birden aşağı indirdim Saat 0430’da kıyametler kopmuştu İngilizler neye uğradıklarını şaşırmıştı Allah Allah sesleri bütün cephelerde, karanlıkta gökleri yırtıyordu"
"Her taraf duman içinde ve heyecan her yere hakim olmuştu Düşmanın topçu ateşi gülleleri büyük çukurlar açıyor, her tarafa şarapnel ve kurşun yağıyordu Büyük bir şarapnel parçası tam kalbimin üzerine çarptı, sarsıldım, elimi göğsüme götürdüm, kan akmıyordu Olayı Yarbay Servet Bey’den başka kimse görmemişti Ona parmağımla susmasını emrettim Çünkü vurulduğumun duyulması cephelerde panik yaratabilirdi Kalbimin üzerinde cebimde bulunan saat paramparça olmuştu O gün akşama kadar birliklerin başında daha hırslı olarak çarpıştım Yalnız bu şarapnel vücudumda, kalbimin üzerinde aylarca gitmeyen derin bir kan lekesi bırakmıştı"
"Aynı gün gece, yani 10 Ağustos günü, beni mutlak ölümden kurtaran ve parçalanan saatimi Ordu Komutanı Liman von Sanders Paşaya hatıra olarak verdim Çok şaşırmış, heyecanlanmıştı Kendileri de altın cep saatini bana hediye ettiler
Bu hücumlarda İngilizler binlerce ölü bırakarak tamamen geri çekildi ve Çanakkale’nin geçilemeyeceğini iyice anlamış oldular"
Mustafa Kemal ATATÜRK
Daha fazla Resimle Gezip gördüğüm Şehitlikleri anıtları anlatmak isterdim ama malesef buna makinamda ki hafıza yetmedi,
bundan sonrasınıda siz değerli kardeşlerim abilerim gidip görmenizi umut ederim.orda bulunmanın ordaki havayı tenefüs etmenin attığınız her adımda bir atamızın bir şehidimizin yatıyor olması kelimelerle anlatılabilecek bir duygu değil...
Yorum